Yazan Can İSTANBULLU
Sabaha doğru bir alt sokağımızda yavaş adımlarla eve doğru ilerleme gayretinde olan ben deniz. Zihnimi gün içerisinde yapılan işler meşgul etmekle birlikte gözümün önüne gelen yerdeki konserve kutusuna refleks icabı vurulan bir tekme. Bir anda gecenin sessizliğini bozan inanılmaz bir ses. Anında balkonda beliren birkaç kişi.
Homurdanmalar, hayıflanmalar ve de dövercesine bakışlar. Birkaç evin daha ışıklarının yanması ve aydınlanan sokak. Uykudan uyanan yeni gözlerin şaşkın bakışları. Meraklı yüzlerin başkalarına ne olmuş dedirten mimikleri. Hatta bazılarının en acımasız yargılamasından, ''bıktık bu sarhoşlardan dimi üstadım, ve cevaben kör şeytan diyoki, al sopayı in aşağıya'' diyen diğer bazısı. Mahallenin ağır hanımları da yerini almış, vurun düşene der gibi ‘Serserinin biriymiş bey’ dedirten son darbeci sözler. Göz göze geldiğim kedi bile, senin yaptığını ben bile yapmam gibilerinden bir tafra. Kısaca birkaç saniyede farkında olmadan sokağın nabzının artması ve anti kahraman olunan bir şahsiyet. Adımlar sanki küçük, zaman bitmeyen kum saati. Elhamdülillah sokağı dönüp, kendi mahalleme ulaşma anı. Utanma ve yanlış anlaşılmanın, beni yerin dibine soktuğu o an kurtarıcı bir sesin (müezzinin sabah ezanı) belirmesindeki coşkunun tarifi. Bir anda ciğerlerime tekrar boşalan hava. Çok şükür yarabbi, çok şükür sözcüklerinin dilimden dökülmesi. Heralde unutulmayacak bir gece oldu basit bir konserve kutusunun başıma açtığı kader anı.
Allah bizi yanlış anlaşılmadan ve de insanları anında yargılamadan muhafaza etsin inşallah.
Bu arada sanırım bir daha mı konserve kutusu, tövbe Allahım…Yazan Can İstanbullu
Hahahaa çok yaşayın Can Bey, bir olay bukadar canlı anlatılamaz herhalde..:)) konserve kutularından uzak duracagım...:)))) Harika bir akşam diliyorum..:)
YanıtlaSil