19 Kasım 2010 Cuma

KAYNANA-GELİN MEVZU DERİN BÖLÜM-2

''Kaynana Gelin Mevzu Derin''isimli  yazımın  ilk bölümünü birkaç cümleyle özetlemek istiyorum.

Şirin bir köyde aynı evde yaşayan gelin ve kaynana birbirine düşman olur, gelin kaynana'nın burnundan getirir. Ancak belli bir süre sonra kaynana vefat eder. İlk zamanlar çok üzülmeyen gelin, yavaş yavaş pişman olmaya başlar. Daha sonra oğluna kız istemeye gider ve o an kaynana olacağını düşünerek rahmetli kaynanasını hatırlar ve de kahrolur.
                                      
                      BÖLÜM-2

Gün geldi ve bizim gelin oğlunu evlendirdi. Artık bizim gelin  oldu yeni kaynana. Yeni kaynana kocası vefat ettiği için oğlu ve gelini ile beraber kalmak durumunda idi. Yeni gelinse gerçekten bayağı saftı.

Ancak gel zaman git zaman kolu komşunun çenesi durmuyor yavaş yavaş huzur bozuluyordu. Gelinin arkadaşları devamlı geline, belli bir süre geçtikten sonra kayna'nan gerçek yüzünü gösterir, kocan da karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmez diye söyleniyorlardı

Artık bizim iyi gelin, iyiden iyiye kafası karışmış olup, alsında sevdiği kaynana'sını sözde ailesinin mutluluğu için göndermesi gerektiğine inanır. Sabah akşam düşünür ve komşusundan akıl alır.
 Komşu kadın madem kaynana'nı göndermek istiyorsun yapacağın iş onu evlendirmek diye akıl verir. İlk duyduğunda gelin şoke olur ancak daha sonraları kafasına bu iş yatmaya başlar. Peki  kocasını ve kaynana'sını nasıl ikna edecektir. Hadi   beraber okuyalım.

Gelin karar verir yavaş yavaş söyleyecektir kaynana'ya.

Canım kaynana yoldaşsın bana, evimizin direği yaslandık sana, ortak ettin bizi tarlana, yemedin içmedin koydun kenara, biz mutlu olduk dertler kaldı sana, iyi hoş üzülüyom ama, gençliğin gidiyo yazık zamana,
ben derim kızma sonra, sende hala işvar kaynana, baş koy biriyle aynı yastığa, seni düşünüyom inan bana.

Kaynana biraz şaşar kalır, aslında gelin haklıdır, sıkılmıştır zaten yalnızdır, artık olmuş içi kıpır kıpır.
Gelin, anlar kaynana dünden razı, gerisi etrafa çalmak sazı, nasıl olur bu işlerin tarzı, o an şimşek çakar gelir aklı, vur patlasın çalgıyı, çıkar etrafa ağzındaki baklayı.

Kaynana değil sanki ana, yediğimiz içtiğimiz aynı tasta, taş çıkarır gelinlik kızlara, kimseye yapmaz afra tafra, on marifet on parmağında, bir eli hamurda diğeri bulaşıkta, yani bizim kaynana bir başka, e gerek yok  başka lafa.

Artık laf olmuş yumak, yuvarlanmış tepe taklak, en son duymuş oğul ahmak, bu nasıl iş ne mi  yapsak, hanım hanım bu iş ne ayak?
Bak bey anan kalmış genç ken dul, Allahın emri evlilik karşı gelmez kul, artık modern çağda bu usul, inat etme bey ikna ol.

Oğul düşünmüş taşınmış, anasını karşısına almış, madem herkez anlaşmış, ne yapsın konuşacak bir şey kalmamış, gün olup çatıp gelmiş, Allahın emri sözü başlamış, demek kader buda yaşanacakmış.

Aile saadeti sunarım
Yazan; Can İstanbullu

1 yorum: